7 Aralık 2011 Çarşamba

Nasıl da Kandırdım Kuşları?

Saat olmuş 12. Kafada milyon tane şey. Eski İstanbul Adalet Sarayının önünden geçiyorum. Siz de bilirsiniz. televizyonda görmüşsünüzdür illaki. Çağlayana taşındı şimdi. Avrupa'nın en büyük adalet sarayı oldu. Yaptığımız en büyük işlerin hep inşaat olması da ayrı bir mevzu tabi. Neyse, önünden geçiyorum metruk sarayın, bir baktım güvenlik görevlisi var kapıda. Dışarıda sigara içiyor abicim. Diyorum ki kendi kendime "Neyi bekliyorsun acaba abi? Devlet boş binayı beklemeye neden adam dikiyor? Vur kapısına kilit kalsın öyle işte. Sonra kime vereceksen ver binayı." Sormaya karar veriyorum abiye neyi beklediğini. Tam kulaklığımı çıkartıp soracağım. O benden önce davranıyor kendisi. ".........." diyor. Kulaklığımı çıkartıp "Efendim?" demek durumunda kalıyorum tabi. "Nasıl da kandırdım kuşları?" diyor. Bir anlam veremiyorum ve gülüp yoluma devam ediyorum. Sonra fark ediyorum ki etrafta bir bahar havası varmışcasına kuşlar şakıyor. Bülbül mü desem yalı çapkını mı desem bilemiyorum, görünmüyorlar zaten karanlıktan ama hallerinden mutlu oldukları aşikar. Abiye dönüp bakıyorum tekrardan, elindeki cep telefonundan kuş sesi açmış kuşları gaza getiriyor. Ve o anda anlıyorum devletimizin boş binaya neden güvenli görevlisi koyma ihtiyacı hissettiğini. İşte böyle, hayat bazen sürprizlerle dolu olabiliyor.

2 yorum:

  1. Ustundag asserts "Yaptığımız en büyük işlerin hep inşaat olması...". Bu görüşüne kesinlikle katılıyorum. Biz daha iyisini yapana kadar en iyisi bu...

    YanıtlaSil
  2. Neden hep inşaat peki Gökhan? Avrupanın en büyük alışveriş merkezi biz de iken yine Avrupanın en büyük alışveriş merkezini neden yapıyoruz?

    YanıtlaSil

Sen de Karala İki Satır